Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP tarafından açıklanan ve 2024-2026 arasını kapsayan Orta Vadeli Program’a ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İktidarın geçmişte verdiği sözleri hatırlatan ve bunların gerçekleşmediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, 2026 sonu için öngörülen tek haneli enflasyon hedefine ilişkin şüphesini dile getirdi.
Ekonomik verilere işaret eden ve “Yerel seçimlerden sonra, daha yüksek faiz ve vergi yükü yolda” diyen Kılıçdaroğlu, “zenginlere servet transferi” olarak yorumlanan Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasına da dikkat çekti ve çıkış için ciddi bir stratejinin ortaya konulmadığını dile getirdi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erodğan’ın sözlerine de değinen Kılıçdaroğlu, “Tüm bu yıkıma sebep olanların şimdi çıkıp ‘sorun ekonomik değil, psikolojik’ demesi ise siyasetin değil, olsa olsa tıbbın konusudur” dedi.
‘2023 HEDEFLERİNİN NEDEN ISKALANDIĞINA DAİR TEK BİR İZAHAT YAPMIYORLAR’
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar şöyle:
“Önümüzdeki 3 yılı (2024-2026) kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) nihayet açıklandı. Ama yine, ‘dağ fare doğurdu’ Bir ekonomik programın başarısı programın ‘teknik kalitesine’, ‘uygulayıcıların liyakatine’ ve ‘siyasi sahiplenmeye’ bağlıdır.
Son ikisinden başlarsak; uygulayıcıların hali ortada… Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümü 2023 için 2011’de sözler verdiler. Türkiye ilk 10 ekonomi arasına girecek. Milli gelir 2 trilyon dolar; fert başına gelir 25 bin dolar, ihracat 500 milyar dolar olacak. İşsizlik yüzde 5’e düşecekti.
Bunları devletin 10. Kalkınma Planına resmi hedef olarak da yazdılar. Şimdi getirdikleri OVP ile 2026’ya kadar, bu hedeflerin yanına bile yaklaşamıyorlar. Ama 2023 hedeflerinin neden ıskalandığına dair OVP’de tek bir izahat yapmıyorlar; milletten özür dilemiyorlar.
Çünkü ortada 2023 hedeflerini sahiplenen samimi bir siyasi irade hiç olmadı. Aynı siyasi iradenin şimdi getirdiği OVP’ye göre Türkiye; ilk 10 ekonominin uzağında kalmaya, buna karşın dünya enflasyon şampiyonlar liginde oynamaya devam edecek.
‘ENFLASYON YÜZDE 8,5’E NASIL İNECEK?’
OVP’nin teknik tarafına gelirsek, burada da izaha muhtaç ciddi sıkıntılar var. Saray hükümeti önümüzdeki 3 yılda ‘Türkiye’nin potansiyel büyümesinden çok da taviz vermeden, enflasyonu 3 yılda yüzde 65’lerden yüzde 8,5’e indireceğim’ sözünü veriyor. Peki, bunu nasıl yapacak?
OVP’deki bu büyüme ve enflasyon hedeflerinin beraberce sağlanması, iç talebin ciddi şekilde baskılanması ve dış talepten büyümeye ciddi bir katkı gelmesiyle ancak mümkün. 2024’de yurt içi talepten büyümeye gelen katkının, 2023’e göre yarı yarıya düşeceği anlaşılıyor.
Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir. Yerel seçimlerden sonra, daha yüksek faiz ve vergi yükü yolda.
Diğer taraftan OVP’ye göre gelecek 3 yılda net ihracatın büyümeye katkısı son derece sınırlı. Yani önümüzdeki 3 yılda da büyüme iç talep ağırlıklı olacak. Peki, bu büyüme kompozisyonuyla, enflasyon tek haneye nasıl düşecek?
OVP’nin dolar kuru tahminleriyle de enflasyon hedefleri uyumlu değil. OVP’ye göre 2024’de Amerikan Doları, TL’ye karşı yüzde 54 değer kazanacak. Yani TL pul olmaya devam edecek. TL’nin değeri pul olurken, enflasyon yüzde 65’lerden, yüzde 33’e nasıl düşecek?
‘OVP’YE GÖRE VATANDAŞIN VERGİ YÜKÜ OLAĞANÜSTÜ ARTACAK’
Saray hükümeti yine selden kütük kaçıracak. Ekonomide işlediği tüm günahların vebalini milletin sırtına yıkacak. 2024’de hedeflenen enflasyon yüzde 33 ama diğer tarafta hedefledikleri vergi tahsilatındaki artış yüzde 73. OVP’ye göre vatandaşın vergi yükü olağanüstü artacak.
Tüm uyarılarımıza rağmen, OVP’de Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasından çıkış için ciddi bir strateji de ortaya konmamış.
KKM’nin bugüne kadar bütçe ve TCMB’ye yükü 900 milyar lirayı aştı. 2024’de devletin bütçeden yapacağı yatırım harcamalarının 788 milyar lira olduğu düşünüldüğünde, KKM’nin sebep olduğu yük ve tahribat daha iyi anlaşılabilir.
‘KKM olmasaydı bütçenin faiz yükü ne olurdu?’ diyenler, bir zahmet OVP’de faiz giderlerindeki patlamaya da bir baksın. 2023’de YÜZDE 108 artan bütçenin faiz ödemeleri, 2024’de yüzde 94 artacak.
”SORUN PSİKOLOJİK’ DİYENLER TIBBİN KONUSU’
Tüm bu yıkıma sebep olanların şimdi çıkıp ‘sorun ekonomik değil, psikolojik’ demesi ise siyasetin değil, olsa olsa tıbbın konusudur.
Ne de olsa olmadığı halde kendini ‘ekonomist’ zannedip, bir de ‘faiz sebep, enflasyon netice’ diyerek, durduk yere ülkeyi perişan etmenin başka bir izahı olamaz.”
0 Yorum Yapıldı